30.06.2010

Işık.



Kocaman bir ışığın, benim bir günümü bu kadar karartacağını tahmin edemezdik sanırım.

29.06.2010

Kuruntu(!)


Benim için her şeyi yapacağını söylüyor.Oysa benim tek istediğim, birbirimize karşı hiç şüphe duymamamız. Yalan ya da bazı şeyleri saklamak, eski bir alışkanlık olarak kalacaktı bizim için. Oysa bugün öğrendim ki, hala bir alışkanlık...

Sorun başka insanlar değil, sorun bu insanları bizim birbirimize nasıl aktardığımız sanırım...

Ben bu sorun yüzünden 1 yıl uzak durmak için çabaladım.
Ben bu güven sorunu yüzünden 2 aydır annemden çekiniyorum.
Ben bu güven sorunu yüzünden arkadaşlarıma karşı hep onu korumak zorunda kaldım.
Ben bu güven sorunu yüzünden kendimi yedim bitirdim.
...

Tek istediğim şüphe duymadan sevebilmek ve sevilmek.

24.06.2010

İkilem

Hem yanında olmak için her şeyi yaparım diyor, hem pes edip ardına bakmadan gidiyor.

Hem seni görmek için her yere gelirim diyor, hem günler sonra aynı şehirdeyken başka isimlerle başka mekanlarda olacağını haber veriyor.

Belli bir şahıs için oraya gideceğini söylüyor, sonra o kişiyle karşılaşmasın diye şimdi yanında olan kişiyle beraber olacağını söylüyor.

Önce ona seni seviyorum diyor, sonra dönüp bana ne oldu ben böyle sevmezdim diyor.

Hem bana güvendiğini söylüyor, hem de her hareketimi takip edip paranoya yapıyor.

Hem ben tek eşli olabilecek bir adam değilim diyor, hem etrafımdaki erkek sineği bile kıskanıyor.

Hem beni her yerde tanımak istiyor, hem de tanıdığı burcu'yu değişik kalıplarda görmeye katlanamıyor.

Hem ben kıskanç bir adam değilim diyor, hem de her adımda alttan alttan hesap soruyor...

Şimdi ben dış sese mi inanayım, yoksa tavırlarla gelen iç sese mi? Biri çözsün önümdeki bu ikilemi, ben 1 yıldır çözemiyorum!

12.06.2010

Çok bilmek..

Aslında çok farklı amaçlarla başlamıştım yazmaya.. Ancak başka şeyler okuyunca cevap vermiş gibi olmak istemedim. Sadece hissettiklerimi, düşündüklerimi ifade etmek istiyorum şu anda..

Birine değer vermek, onun için hayatını değiştirmeye çalışmak o kadar basit ki aslında.. Bunu daha önce de yaptım. Kendimi, kötü bir hayattan, değer verdiklerim sayesinde rahatça çekip alabiliyorum. Onlar sayesinde, kendi kendime yapabildiğimi sanıyordum bunu. Bu gece bir kez daha öğrendim ki bunu kendi kendime yapamıyormuşum. Bunu da değer verdiklerimin desteğiyle yapıyormuşum.

Bu gece olanlardan bahsedelim önce biraz günlük misali..
Machine dene elektronik müzik çalan taksimde gidilebilecek en leş mekanlardan birine gittik bu gece. Öncesinden hiç bahsetmiyorum. 5-6 kadın eğleneceğiz sanarken herkesin arkadaşlarının eklemlendiği 16-17 kişilik kalabalık bir grupla muhabbetlerin bile bile kesik kesik olduğu bir geceye başladık. Gittiğimiz son mekanla sanki eksik taş da yerine oturdu. Her şeye rağmen eğlenmeye çalışırken, ortamda bulunan birkaç kendini bilmezin tacizine maruz kaldık. Önce araya kendi arkadaşlarımızı alarak uzaklaştırmaya çalıştık, rahatsız olduğumuzu belli ettik. Bundan anlamayınca kendisiyle açık bir diyaloğa girdim, ancak bu sefer de sorun çıkartmamak adına Hazal araya girerek beni yatıştırmaya çalıştı. Mekandan çıkmaya çalışırken Özgür'ün sebebini anlamadığım sert tavrıyla karşılaştım. Sonrasında eski bir yüz görüp rahatladım ve mekandan çıktık. Ancak sorunlar burada bitmedi. Benim sorularıma yok bir şey, illa bir şey olmasını mı bekliyorsun vs. gibi cevaplar veren Özgür; birkaç dakika sonra tam da önümde Hazal'a derdini anlatıyordu. Yine bir şey yokmuş gibi davranarak Merve'yle yürümeye devam ettim. Önümüzde çok eğlenen, müzik yaprak yürüyen bir grup brezilyalıya takılarak dans etmeye, bir yandan da yürümeye başladık. Ancak yine neden olduğunu anlamadığım bir şekilde durduruldum. Sanki elimi tutan el usturuplu yürü diyordu bana. Yine sustum, bir şey yokmuş gibi davrandım. Herkesle beraber otobüse bindik, bu sefer de neden otobüse bindik, ben inip taksiye bineceğim vs. yakınmalarıyla karşılaştım. Parayı öderken özellikle yeniden sordum, inecek misin geliyor musun? Bilmiyorum yanıtını alınca parayı ödedim ve herkesin yanına geçtik. Otobüs beşiktaşa geldiğinde bir hışımla otobüsten 3 kişi indik. Taksiye bindik. Taksi göztepeye geldiğinde cadde üzerinde inip ÖZgür'ün yoluna rahatça devam etmesini sağlamak istedim, ancak yine yanlış anlaşılmış olsam gerek ki Özgür de bir hışımla bizim arkamızdan indi. Eve yürürken geçen diyalogdan bahsetmek bile istemiyorum. Son derece gereksiz ve çocukça tavırlar takınmıştık ikimizde. Nihayetinde Özgür evin ordan bizim çağırdığımız bir taksiye binerek ayrıldı. Sanal alemden anladım ki eve ulaşmış.

Önce bir şey belirtmek istedim. En başta cevap amaçlı değil demiştim ama sanırım bunu söylemeden geçemeyeceğim. Okuduğum yazıda tacizi kabullenme kısmı bana mı aitti bilmiyorum ama tam da bu kabullenmeme durumundan ötürü hiç tanımadığım bir insanla tartışmaya girmeye çalıştım bu gece. Ancak yine belirtiyorum huzursuzluk yaratmamam için susturuldum ben de arkadaşlarım tarafından. Haklılardı da, o an o insanlarla tartışmam yalnızca bizi rahatsız edecekti. Başta kendimizce aldığımız önlemler onları hem bizden uzak tutuyordu, hem de bir sorun yaratmıyordu. Ama bir tartışma çıkması onlar için bir sorun teşkil etmeyecekti. Yalnızca bizim gecemizin kötü bir noktada sonlanmasını sağlayacaktı.

Şimdi tüm bunlar şikayet etmek için değildi. Bana etrafın hissettirdikleriydi. Bu gece yaşadıklarımdan hissettiklerimdi. Ama tüm bunların başıma geleceğini biliyordum. Sırf bu yüzden o mekana gitmek istemedim. Ve merak ediyorum. Beni öyle bir yerde de görmek isteyen insan neden bu kadar ters davrandı acaba.. Mekandayken yanına gittiğimde, ya da çıkarken?
Ya da benimle her şeyini paylaşmak isteyen biri neden ben sorduğumda yanıtlamadı da sonrasında başka birine anlattı sorununu? Derdim başka biriyle konuşmuş olması değil. Kaldı ki konuştuğu insan benim kıskançlık yaratacağım biri bile değil. Ama bana her konuda açık olduğunu söylerken, ben onunla bir şeyler paylaşmadığımda bana kızarken, neden benimle bir şeyler paylaşmıyor? Davranışla beklenti biraz doğru orantılı olmalı sanki.. Ya da benim beklentim böyle..

Şimdi tek bir şey istemeye karar verdim hayatımdaki insanlardan. Benim olmamı istemediğiniz yerde, görmek de istemeyin beni. Sonuçlar her iki taraf içinde ağır oluyor madem, gerek yok böyle bir tavra o zaman.
Neyse tüm hissettiklerimi buraya yazdıktan sonra umarım bu durumu daha fazla uzatmam. Yine biliyorum ki bu konu da bu kadarla kalmayacak. Çok bilmek canımı daha da sıkıyor böyle durumlarda.. Ama şunu da biliyorum; yarının, bugünün travmasıyla devam etmesini istemiyorum..

9.06.2010

Haykırmak!


Avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum. Dakikalar önce, film izlerken o kadar mutluydum ki, yüzümde saçma bir gülümseme, aklımda hiç olmayacak hayaller..

Puff..

Kayboldu gitti hepsi bir anda.. Film bitti ve içeriden sanki filmin bitmesi beklenmiş gibi bağırışlar yükselmeye başladı. Küfürler, yalanlar, hakaret üstüne hakaret..

Anlamıyorum bazı insanları, özellikle de babamı...
Nasıl bu kadar bencil olabiliyorlar? Hadi bencillik karakter meselesi desek, karşılarındakini devamlı aptal yerine koyuyorlar. Sanırım benim en tahammül edemediğim şey aptal yerine konmak. Sebebi de çok açık, çocukluğumdan beri, sanki anlamazmışım, onlardan çok küçük beyinliymişim gibi hep yalan söyleyerek idare edildi birtakım konular. Çalmayan telefon çalıyormuş gibi yapılır, yalan söyleyen düpedüz ortadayken ya da haksız olan, üste çıkmak için devamlı bağırılır.. Sanki insanın sesi yükselince haklılık payı da artıyormuş gibi.. Yüzüne gülüp gülüp ardından köpek diye bağırılır, yalakalık yapıp yapıp yalakalık yapana edilmedik hakaret bırakılmaz..

En büyük korkum benzer bir insan olmaktı küçüklüğümden beri. Annem her kavgada babana benzedin derdi, ben hüngür hüngür ağlayarak odama kapanırdım. Benim için en ağır sözdü ergenlik dönemimde. Şimdi dönüp bakıyorum, benziyorum. Belki her an değil ama zaman zaman benziyorum. Önlemeye çalışıyordum, değişmeye çalışıyordum.. Artık biliyorum istersem kendime hakim olabiliyorum. Bunu kullanıyorum, bu kılığa kendi isteğimle giriyorum; çünkü bazı insanların bunu hak ettiğini düşünüyorum. Belki bu da küstahca ama böyle düşünüyorum.

Şimdi bana her sesini yükselttiğinde onun gibi oluyorum, bana nefretle baktığında gülüyorum, çünkü bilmeden kendinden nefret etmesi hoşuma gidiyor. Sanki tüm haklılığımı ortaya döküyor..

Bana değil de bir başkasına sesini yükseltip yalan söylediğindeyse, oracıkta içimden haykırıyorum, çığlıklar atıp derin bir nefes alıyorum. Ve en önemlisi kendimi kontrol ediyorum artık...

Özlemi sadece bununla anlatabilirim..