29.04.2010

Kendi

Çatalı tutuşundan camı açışına, ilk şaşırdığı anki yüz ifadesinden, evet deyişine kadar her mimik, her hareket insanı "kendi" yapıyor sanırım. Sanmıyorum aslında, evet "kendi" yapıyor. Kendimi tanıtmamı istiyorlar iş görüşmelerinde. Ne saçma... Kendimi nasıl tanıtabilirim ki beni ilk kez gören birine? Ne verebilirim karşımdakine, adım ve soyadımdan başka? Onlarında "kendim" olduğunu söyleyemem aslında, başkaları tarafından verilmiş, özneleştirilmek için kullanılan 2 isim..
Karşımdaki insanı her saniye biraz daha tanıdığımı düşünüyorum ben. İlk saniye gözlerini tanımak, sonra ellerini, sonra sesini, adını, gülüşünü... İlla duygusal bir bağlama girmek zorunda değilimdir bu tanışma ertesinde. Dikkatimi çekenler bunlar olduğu için bu sıralama böyle. Her kişinin uyarıcısı farklıdır tabiki, ses, jest, mimik...
Kokudur mesela benim en çok aklımda kalan. Belki de fazla hassas bir burna sahip olmamla ilgili bilemiyorum, ama kokulara göre ayırdedebilirim çoğu şeyi. Yemekler gibi.. Her evin bir kokusu vardır mesela. Geriye dönüp baktığımda toz kokusu, ya da boya kokusu, ya da begonvillerin kokusu.. Hepsi ayrı bir evi hatta ayrı bir şehri, beraberinde de ayrı bir insanı hatırlatıyor bana. Koku özel olanı, değerli olanı çıkarıyor hafızamdan sanki.
Koku insanın "kendi"nde varolan ya da o insanla aklınızda bütünleşen aslında. Kokuyla hatırladıklarım ben de yer etmiş olanlar aslında; güzel bir anı, eski bir sevgili, yolunda gitmemiş bir dostluk, zevkli geçen bir gün...
Tanımak için etkili bir yol olmasa da, hatırlamak için saklıyorum kokuları...

19.04.2010

Sadece düşünme!



Düşündüklerini dışavurmadığın sürece, onlar anlamını senin içinde yitiriyor. Bu yüzden sadece düşünme. Yaz, çiz, çal, konuş, oyna, dans et... ama bir şekilde dillendir. Patlamaya hazır bir bomba gibi içinde saklanmaktansa, kendini yiyip bitirmektense, etrafına zarar vermektense, dillendir. Ellerini kullan, kulaklarını kullan, gözlerini kullan ama kus tüm aklından geçenleri. Yutma tüm o sözleri. Tamam, biraz çiğne, hatta biraz daha çiğne, ve tükür. Dök içindekilerin hepsini. Yutarsan ve hazımsızlık yaparsa? Sonra bin tane ağrı, sıkıntı, ilaç, dert... Kendine zarar vermek yerine, tam zıttını elde etmek hoş olmaz mı? Nasıl dillendireceğini bilmiyor musun? Bir yol seç dene, olmadı mı, beğenmedin mi, rahatlamadın mı; başka bir yol bul onu dene. Doğru yolu bulana kadar dene. Bu deneme süreci bile hem bedenini hem kafanı rahatlatıcak. Nerden mi biliyorum? Ben şu anda rahatladım=)