14.02.2011


Uzun zamandır düşündüklerimle boğuşuyorum. Kelimeler dökülmüyor ağzımdan. Bağırışlarım bile çaresizliğimin altında ezilmiş olsa gerek ki etrafa olan saldırışım bile son bulmuş durumda. Son 1 ayı gözden geçirince biraz, yaşanan her şey sanırım, derdimi tek anlatabildiğim kişinin bir fotoğraftan ibaret olmasıyla özetlenebilir. Fotoğraftaki adama bakıp kızıyorum. Beni bırakıp gitti diye kızıyorum. Sonra daha önce hiç inanmadığım ama o gittikten sonra inanmak istediğim etrafımda gezdiği fikri geliyor aklıma. Rahatlıyorum. Burada diyorum. Sonra yeniden sinirleniyorum. Giden sensin, gelip sarılabilecek olan yine sensin. Sen gittin kurtuldun buralardan, beni yalnız bıraktın bencilsin diye bağırıyorum. Gözümden yaşlar akması gereken anlardan birinde sanki hissediyorum, omzuma dokunup kerpeten gibi parmaklarıyla sıktığını hissediyorum. Canım acıyor. Her zaman ki gibi sıyrılıp kaçıyorum kenara. Sonra gülüyorum halime. Odada yalnızım. Kimden kaçıyorum? Hayır, yalnız değilim. Olmasaydı bu 1 ayı atlatamazdım. Üstesinden, onsuz gelemezdim. Gözümden yaş akıyor. Ama yaşlar değil, “yaş”. Değerli olan bu zaten. Kovalar dolusu ağladığında bir kıymeti kalmıyor ki. Her şeye ağlıyorum diyorsun, ama hiçbir şeye ağlamıyorsun. Tek amacın bencilliğini doyurmak. Kendini rahatlatmak. Tek bir yaş dökülüyor, bir gözümden. Akıp gidiyor yanağımdan ve silmiyorum. Güzel olan da bu ya. Orada kuruyor. Yol oluyor. Kuruyor. Hayır, kurumuyor, o siliyor. Sonra yine gülüyorum. Gözümün önüne bir kare geliyor. Her Bursa dönüşü bizi uğurlarken yerinden ısrarla kalkmayan ve durmadan ağlayan anneannemi taklit edişi geliyor aklıma, yüzünü buruşturup, ellerini birbirine vurarak, vah vah ne olacak şimdi, hay allah gibi yakarışlarla dalga geçmesi geliyor aklıma. Gülüyorum sanki benimle dalga geçmiş gibi. Sonra susup oturuyorum. Sessizliğin içinde dolaşan kelimeleri yakalamaya çalışıyorum. Hızlarına yetişemiyorum. Her şeyden şikayet eden cümleler ardarda sıralanıyor sessizliğin içinde. Ve uykuya dalıyorum. Uyandığımda yeni bir gün olacak diye uyuyorum her gece. Yeni bir gün olanları bitirmiyor. Ve ben yeniden konuşuyorum resimlerle. Uyandığımda da yatarken de ağlarken de… Çekinmeden konuştuğum tek adama sarılıyorum. Kendi kıyılarımda yüzmeyi öğreniyorum. Resmini can simidi yapıp, boğulmadan ilerlemeye çalışıyorum. Çırpınmadan suda durmayı öğrendim dede. Şimdi sıra yüzmede.